Uzaktan Çalışma Anlayışı Şehir Nüfuslarını Etkiler mi?

Geçtiğimiz on yıl içinde, yeni istihdam ve fırsatlar hep büyük şehirlerde yoğunlaştı ve insanlar hep o şehirlere akın etti. Ancak covid-19 etkisi ile değişen dünya dinamikleri sonrasında uzaktan çalışma anlayışı tüm sektörlerde kabul bulduğu için büyük şehirlere doğru olan bu göç akını azalacak belki de tersine dönecektir.

MGI araştırması gösteriyor ki 2008 küresel mali krizinden sonra Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa’daki en büyük şehirlerin küçük şehirler ve kırsal alanlara göre istihdam artışından ciddi bir pay aldılar. Ancak pandemi sonrasında büyük şehirlerde ofis boşluk oranları önemli ölçüde arttı:

Bu düşüş San Francisco’da %91, Edinburgh’da %45, Londra’da %32 ve %27 örneğin Berlin’de %27 seviyelerinde olurken küçük şehirlerde ofis boşluk oranlarının da bir miktar düşüş gösterdiği ölçümlenmiş. (JLL office statistics, Q3 2020)

Bu durumun temel sebeplerinden biri elbetteki uzaktan çalışma şeklinin iş hayatında kalıcı bir yer bulmaya doğru hızla ilerlemesidir. Şirketler uzaktan çalışmayı teşvik ederken çalışanlar da gerek ekonomik sebeplerden gerekse de büyük şehirlerin kaotik ve kozmopolit yaşam tarzlarından sıkıldıkları için daha tenha, güvenli veya ucuz yöre ve yerlerde çalışmaya başladılar. Tabiki uzaktan çalışmanın çalışanlar üzerinde yarattığı negatif etkileri de bulunmaktadır.

Dünyada da bazı şirketler uydu ofisleri açmayı, küçük şehirler için teşvik programları geliştirmeyi çalışıyorlar. Bu hem uzakta kalmış yetenekli kişileri iş hayatına çekmek hem de mevcut çalışanların gider kalemlerinde tasarruf sağlayıcı fırsatlar yaratmak adına önemli bir hamle.

Hepimiz biliyoruz ki konut fiyatları ve kira rakamları küçük şehirlerde her zaman için daha düşüktür. Lakin Türkiye’de ilk etapta gördük ki insanlar daha çok yazlıklarına veya kıyı şehirlerinde ki müstakil konutlara doğru akın ettiler. Bu da özellikle İzmir, Muğla, Antalya gibi kıyı şehirlerindeki rayiç bedelleri arttırdı.

İspanya’da kiralar büyük ölçüde azaldı Madrid, Barselona ve Seville gibi şehirler, ancak Salamanca gibi daha küçük şehirlerde yükseldi. New York City, San Francisco Körfez Bölgesi, Washington, DC gibi metropol alanları ve Boston en büyük düşüşü yaşarken, daha küçük şehirler Madison, WI; Jacksonville, FL; ve Salt Lake City en büyük büyümeyi yakaladığı görülmüş.

Bu göçün kalıcı olup olmadığını daha sonra hep beraber göreceğiz. Bize göre çalışan kesiminin belli başlı illerde yoğunlaşması yerine Türkiye geneline yayılması ve kazanılan gelirin de yerelde harcanması hepimizin menfaatine olacaktır.

Buradan hareketle İş coğrafyası nasıl gelişecek diye düşünürsek, birden çok faktöre bağlı olacağı görülmektedir.

Zoom Yorgunluğu Nedir?

Stanford araştırmacıları, ‘Zoom yorgunluğunun’ dört nedenini ve bunların basit düzeltmelerini tespit etti.

Sadece Zoom değil, popüler görüntülü sohbet platformları, insan aklını ve vücudunu tüketen tasarım kusurlarına sahiptir. Ancak etkilerini azaltmanın kolay yolları var.

COVID-19 salgını döneminde daha fazla insan, meslektaşları, ailesi ve arkadaşları ile bağlantı kurmak için popüler görüntülü sohbet platformlarında oturum açarken, Stanford araştırmacılarının sizin için bir uyarısı var. Çünkü bu görüntülü görüşmeler muhtemelen sizi yoruyor.

Stanford Sanal İnsan Etkileşim Laboratuvarı’nın (VHIL) kurucu direktörü olan iletişim Profesörü Jeremy Bailenson, video konferanslarda son zamanlarda yaşanan patlama nedeniyle bu platformlarda her gün 1 saat harcamanın psikolojik sonuçlarını inceledi ve bu araştırmalar Vignesh Ramachandran tarafından kaleme alındı.

“Googling” herhangi bir web aramasına benzer bir şey olduğu gibi, “Zooming” terimi de video konferansın yerini alacak genel bir fiil haline geldi. Sosyal mesafe kuralları insanları fiziksel olarak ayrı tuttuğundan, her gün yüz milyonlarca insanın gerçekleştiği sanal toplantılar hızla arttı, artıyor.

Araştırmaya göre, görüntülü sohbetlerin insanları yormasına neden olan dört ana neden tespit edilmiştir. 

Dört neden

1) Uzun süreli yakın göz teması oldukça fazladır.

Görüntülü sohbetlerde katıldığımız göz teması süresi ve dahi ekranlardaki yüzlerin boyutunun doğal ölçekte olmaması bir sorundur.

Normal bir toplantıda, insanlar çeşitli şekillerde konuşmacıya bakıyor, not alıyor veya başka bir yere bakıyor olurlar. Ancak Zoom görüşmelerinde herkes her zaman herkese bakıyor. Bir dinleyiciye sözcü olmayan bir konuşmacı gibi davranılır, bu nedenle bir toplantıda bir kez konuşmasanız bile, yine de size bakan yüzlere bakarsınız. Göz teması miktarı önemli ölçüde artar. “Topluluk önünde konuşmanın sosyal kaygısı, nüfusumuzda var olan en büyük fobilerden biridir” diyor. “Orada dikilip herkes sana baktığında, bu stresli bir deneyimdir.”

Diğer bir stres kaynağı, monitörünüzün boyutuna ve harici bir monitör kullanıp kullanmadığınıza bağlı olarak, video konferans aramalarındaki yüzlerin rahatlık için çok büyük görünebilmesidir. 

Birinin yüzü gerçek hayatta bize bu kadar yakın olduğunda, beynimiz bunu ya çiftleşmeye ya da çatışmaya yol açacak yoğun bir durum olarak yorumlar. Bailenson, “Aslında Zoom’u uzun saat kullandığınızda olan şey, bu aşırı uyarılmış durumda olmanızdır” diyor.

Çözüm: Platform, arayüzü değiştirene kadar Bailenson, yüz boyutunu en aza indirmek için tam ekran seçeneği yerine Zoom penceresinin boyutunu monitöre göre küçültülmesi ve bir klavye kullanılması öneriliyor.

2) Görüntülü sohbetler sırasında kendinizi sürekli olarak gerçek zamanlı olarak görmek yorucudur.

Çoğu video platformu, sohbet sırasında kamerada nasıl göründüğünüzün bir karesini gösterir. Ama bu doğal değil, der Bailenson. “Gerçek dünyada, eğer biri sürekli aynayla etrafınızda dolaşıyorsa – böylece siz insanlarla konuşurken, kararlar verirken, geri bildirimde bulunurken, geri bildirim alırken – kendinizi aynada görüyordunuz, bu çılgınca olurdu. Kimse bunu asla düşünmez, ”diye ekliyor.

Bailenson, kendinizin bir yansımasını gördüğünüzde, kendinizi daha çok eleştirdiğinizi gösteren çalışmalara atıfta bulundu. Birçoğumuz artık her gün saatlerce görüntülü sohbetlerde kendimizi görüyoruz. Stresli. Kendinizi aynada görmenin olumsuz duygusal sonuçları olduğunu gösteren pek çok araştırma var.

Çözüm: Bailenson, platformların videoyu yalnızca başkalarına gönderilmesi gerektiğinde hem kendisine hem de başkalarına ışınlama şeklindeki varsayılan uygulamayı değiştirmesini tavsiye ediyor. Bu arada kullanıcılar, videoda yüzlerinin düzgün bir şekilde çerçevelendiğini gördüklerinde kendi fotoğraflarına sağ tıklayarak erişebilecekleri “kendini görmeyi gizle” düğmesini kullanmalıdır.

3) Görüntülü sohbetler, her zamanki hareketliliğimizi önemli ölçüde azaltır.

Yüz yüze ve sesli telefon görüşmeleri, insanların etrafta dolaşmasına ve hareket etmesine izin verir. Ancak video konferans ile çoğu kameranın belirli bir görüş alanı vardır, bu da bir kişinin genellikle aynı noktada kalması gerektiği anlamına gelir. Hareket, doğal olmayan yollarla sınırlıdır. Bailenson, “Artık insanlar hareket ettiklerinde bilişsel olarak daha iyi performans gösterdiklerini söyleyen büyüyen bir araştırma var” diyor.

Çözüm: Bailenson, insanların video konferans yaptıkları oda, kameranın nerede konumlandığı ve harici klavye gibi şeylerin mesafe veya esneklik oluşturmaya yardımcı olup olamayacağı hakkında daha fazla düşünmelerini öneriyor. Örneğin, ekrandan daha uzaktaki bir harici kamera, tıpkı gerçek toplantılarda yaptığımız gibi sanal toplantılarda hızınızı ve karalama yapmanızı sağlar. Ve tabii ki, toplantılar sırasında bir kişinin videosunu periyodik olarak kapatmak, sadece kısa bir sözel olmayan dinlenme sağlamak için gruplar için iyi bir temel kuraldır.

4) Görüntülü sohbetlerde bilişsel yük çok daha fazladır.

Bailenson, düzenli yüz yüze etkileşimde sözsüz iletişimin oldukça doğal olduğunu ve her birimizin bilinçaltında jestleri ve sözsüz ipuçlarını doğal olarak yaptığını ve yorumladığını belirtiyor. Ancak görüntülü sohbetlerde sinyal gönderip almak için daha çok çalışmalıyız.

Aslında, Bailenson, Birine onlarla aynı fikirde olduğunuzu göstermek istiyorsanız, abartılı bir şekilde başınızı sallamalı veya başparmağınızı kaldırmalısınız. Bu, iletişim kurmak için zihinsel kalorileri kullanırken bilişsel yük ekler,diyor.

Hareketler, bir görüntülü toplantı bağlamında farklı anlamlar da ifade edebilir. Yüz yüze görüşme sırasında birine yandan bakmak, görüntülü sohbetteki bir kişinin ekrandan ev ofisine yeni giren çocuğuna bakmasından çok farklı bir şey anlamına gelir.

Çözüm: Uzun toplantılar sırasında, kendinize “yalnızca ses” molası verin. Bailenson, “Bu sadece sözlü olmayan aktif olma zorunluluğuna ara vermek için kameranızı kapatmak değil, aynı zamanda vücudunuzu ekrandan uzaklaştırmaktır,” der.

https://news.stanford.edu/2021/02/23/four-causes-zoom-fatigue-solutions/

Follow by Email
LinkedIn
LinkedIn
Instagram